BAYRAM ARİFESİNDE; İLK KAZMA EMEKLİLERE VURULDU, YOLDA TERK EDİLENLER ONLAR OLDU
Layık görülen en düşük maaş 2500 lira size, fazla istemeyin ayak bağı olmayın dediler. Sesleri çıkmadı, şükür ettiler. Çok değil, yaklaşık 2-3 yıl önce ortalama maaşı asgari ücretin üzerinde olan bir emeklinin maaşı zamana mahkûm oldu, zamana yenilip ezildi. Gelinen noktada asgari ücret o emekliye neredeyse yüzde elli fark atarak öne geçti. Gözleri yoktu verilenden, layık görülenden, sadece bizi de görün dediler, ezilmeden yaşayabilecekleri bir sonbahar istediler.
NE İSTEDİLER EMEKLİLER;
BİRAZ HUZUR,
BİRAZ SAĞLIK,
RAHAT BİR GEÇİM,
BUYURUN BEYLER KARARI SİZ SEÇİN!..
Onlar için geçen haftaki sayımızda,” emeklilerimize bir ayağı çukurda gözüyle mi bakılıyor” demiştik geçen haftaki sayımızda. Gücü olan 55-60 yaşındaki emeklilerimiz belki ikinci bir iş bulurum düşüncesiyle kapı, kapı dolanmaya dursun…
Eğer yaşı 60’ı devirmişse vay haline. Bir dünya üniversite mezunu gencimizin tezgâhtar ve kuryeciyi olmak için torpil arayıp, marketlerde iş bulma mücadelesi verdiği bu zaman diliminde tabiri caizse kim ne yapsın yaşı geçmiş işi bitmiş emekliyi derler tabii…
İntibak yasası 2000 sonrası emekliler içinde uygulansın denildi, anayasa mahkemesi adres olarak meclisi gösterdi, sözler verildi, tamam denildi. Dilimizde kemik yok batsın, unuttuk gitti koydular adını…
1500-2000 lira maaş yetmiyor bize, kendinize üç beş maaş alma garantisi verirken, biz sizden sadece zamlara ve enflasyona dayanma gücü istiyoruz dediler boşa kürek çektiler.
Çarşı Pazar enflasyonu yüzde 200 olsa da size yüzde yirmi layık dediler…
Çok şey istemediler onlar, biraz mutluluk, biraz sağlık, birazda rahat geçim için katkı verin dediler. Yok dediler, aç kalsanız da dayanın istediler…
En düşük maaşın asgari ücret seviyesinde olmasını arzu ettiler, çünkü dayanacak güçleri kalmamıştı, aynı hizmet yılıyla çalışmalarına rağmen yüz binlercesi herhangi bir kamu kuruluşundan emekli olmadıkları gibi, primlerini cebinden ödeyerek emekli olmuşlardı. Bu değerlerimiz 1500-2000 lira maaşla ele güne muhtaç olmamama savaşı verirken, aynı hizmet yılıyla kamu kuruluşlarından emekli olup 7-8 bin lira maaş alan arkadaşlarına gıptayla baktılar. Aldıkları bağ kur maaşlarına eş değer paraları bir öğün yemekte bırakanlara sesleri yetmedi…
Çok değil, yaklaşık 2-3 yıl önce ortalama maaşı asgari ücretin üzerinde olan bir emeklinin maaşı zamana mahkûm oldu, zamana yenilip ezildi. Gelinen noktada asgari ücret o emekliye neredeyse yüzde elli fark atarak öne geçti. Gözleri yoktu verilenden, layık görülenden, sadece bizi de görün dediler, ezilmeden yaşayabilecekleri bir sonbahar istediler.
Layık görülen en düşük maaş 2500 lira size, fazla istemeyin ayak bağı olmayın dediler. Sesleri çıkmadı, şükür ettiler. Olmadı beyler, olmayacak, Anayasadan eşitlik ilkesinden konuşurken mangalda kül bırakmayanlara seslendiler. 25 YIL PRİM ÖDEYENLE 10 YIL ÖDEYEN AYNI MAAŞI ALIRMI? Aradaki yüzdelik dilimini hesaplayıp aynı oranda zam yapmayı hiç mi düşünmediniz, sizin yaptığınız suç değil midir, bu mu sizin kul hakkı anlayışınız…
Rahat bir bayram yaşamayı zehir ettiniz onlara, oysa çok fazla şey istemediler sadece torunları biraz sevindirip mutlu olmak istediler. Çok değildi istedikleri, 1100 lira olan bayram harçlıklarına biraz zam istediler, 1500-2000 lira olursa şekerden, kolonyadan, tatlıdan vazgeçtik zekât ve fitre için kimseye el açmayalım, boyun eğmeyelim oldu arzuları…
Hani demişler ya, umut fakirin ekmeğidir diye, cevap gecikmedi size umut yok denildi.
Allah büyüktür, kimsenin ahı kimsede kalmaz, devletine 25-30 yıl prim ödeyeceksin, elin gâvur emeklisini ağzın açıkta imrenerek izleyeceksin, bir yerlerde nasıl iş bulurum diye çalmadık kapı bırakmayacaksın sonra da gündemimizde yok diyeceksin.
Bak emekliler başladı söylenmeye, 12-13 milyonu bir kalemde silip yok etmenin sonucu nasıl olur bilemiyoruz ama görünen köye baktığımızda sizin gözlerde sorun var diyebiliyoruz ancak.
Haber : Mehmet Duman
