SON 20 YILIN ZİRVESİNİ GÖRDÜK…
İKTİDARIN NİMETLERİNDEN FAYDALANIP HEYBESİNİ DOLDURANLAR BİR YANA, GEÇİM SIKINTISI İLE EKONOMİK SAVAŞ VEREN MİLLETİN; MAAŞLAR SİZİN OLSUN, EVİMİZİN GEÇİMİNİ YAPIN YETER HAYKIRIŞLARI ARTMAYA BAŞLADI.
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), mart ayı enflasyon rakamlarını geçtiğimiz günlerde açıkladı. Tüketici fiyatları (TÜFE), martta aylık baz da yüzde 5,46 artarken, yıllık enflasyon 20 yılın yeni zirvesi olan yüzde 61,14’e yükseldi.
Verilere göre, mart ayı itibarıyla 12 aylık ortalamalar dikkate alındığında, tüketici fiyatları yüzde 29,88, yurt içi üretici fiyatları yüzde 64,3 arttı.
Mart ayında fiyatı en çok artış gösteren ürünler ise şöyle sıralandı. Yüzde 20,01 ile şehirlerarası otobüs ücreti, yüzde 17,51 ile kıvırcık, yüzde 17,1 ile beyaz lahana, yüzde 16,36 ile portakal, yüzde 15,54 ile mantar, yüzde 14,95 ile kuzu eti ve yüzde 14,88 ile tavuk eti.
Geçen ay en fazla fiyat düşüşü ise yüzde 23,26 ile kabakta oldu. Bunu yüzde 9,91 ile domates, yüzde 9,7 ile elektrik ücreti, yüzde 8,73 ile ıspanak, yüzde 7,89 ile kadın kazağı takip etti.
Tüketici Fiyat Endeksi’nde (TÜFE) yer alan ana harcama gruplarında mart ayında yıllık bazda en yüksek artış yüzde 99,12 ile ulaştırma grubunda oldu.
GERÇEKLER ÇOK FARKLI
Milletin yaşadığı enflasyon ile açıklanan enflasyon arasında çok büyük farkların yaşandığı günümüzde, halk pazarı dediğimiz tezgâhlarda mübarek ramazan ayında, Biberin 40 lira, salatalığın 15 lira, domatesin 28 lira, marulun 17 lira olduğu görülünce yüzde iki yüz oranındaki enflasyonun tezgah altında nasıl bu kadar düşük hesaplandığını düşünüyor.
Son olarak dört ayda iki defa zam gören toplu taşıma ücretleri, ekmek, süt ve süt mamulleri, temizlik maddelerindeki kat, kat artışlar yetmezmiş gibi, Nisan 2022 de geçerli olmak üzere denilmesine rağmen faturalara 1 Mart 2022 tarihinden itibaren yansıtılan doğal gaz artışı da boş midelerde mırıldanmaların yaşanmasına sebep oldu.
KDV. ORANLARININ DÜŞÜRÜLMESİ MİLLETİN CEBİNE YANSIMADI
Başta temel gıda ürünleri olmak üzere, turizm ve elektrik tüketiminde piyasayı rahatlatmak adına katma değer vergisi oranlarında uygulanan indirim, iğneden ipliğe milletin üzerine yağmaya devam eden zam yağmurlarından dolayı hiç bir anlam ifade etmedi. Özellikle idrak etmekte olduğumuz Ramazan ayını fırsat bilen çok sayıda fırsatçı gerek stok yaparak, gerekse milletin yaşadığımız ayda oluşan ince duygularını da haksız kazanca dönüştürme adına çalışınca, vatandaşa tek söz kaldı, “gözünüzü toprak doyursun”.
İSTİKRARLI ORTAM NASIL OLUŞACAK
Piyasa ekonomisi ile Devletin kurumları aracılığı ile hesaplanan rakamlarda uçurum olduğu bir ortamda milletin devletine güvenme durumunda oluşan çatlak seslerin nasıl bertaraf edileceği bir yana, özellikle 2500 -3500 lira maaşla zor şartlar altında yaşam mücadelesi veren emeklilerimiz, sayısı milyonları geçen işsizlerimiz ve asgari ücretin çok altında piyasada çalışanlarımızın devletinden olan hak talepleri nasıl karşılanacak belli değil. Açıklanan enflasyon rakamlarının rekor kıracak kadar yüksek seviyede çıkmasının tüm faturası çeşitli yollarla millete yansıtılırken, bir kaç maaşı bir arada hesaplarında gören, bürokrat, memur, işçi açığı varmış gibi üç beş işe birden atanan, çocuklarına, eşlerine, akrabalarına, çevresine kadar bir yerlerde oluşturulan makamlara yönetim kurulu üyesi olarak atanan, davetiye usulü ile ihaleler kapan sözde iş bilenler tabii’ki yansımadan pay almazlar. Piyasa ekonomisini iliklerine kadar hisseden vatandaş ile aile ekonomisinin nasıl yönetileceğini bilmeyenlere ülke yönetiminde söz hakkı verilince baygın gözlerini ışıltı saçan güneşe benzettiler bir anda. Açlık sınırının açıklanan enflasyon, değer artış katsayısı, uygulanan faiz politikaları gibi düşüncelerin çok üzerinde bugün en az 10 bin yarın belli değil düşünceleriyle istikrarlı ortam nasıl sağlanacak belli değil.
ÇARESİZ MİLLETİN TEKLİFİ VAR!
Emekli, işsiz, asgari ücretli, öğrenci, memur teklif bizden karar ve uygulama sizden dercesine, “ bize verdiğiniz maaşlar devletimizin olsun, evimizin geçim giderleri devletimizden olsun”.
Başka söze gerek var mı?
