Kılıçdaroğlu’nun açıklamalarından satır başları şöyle:

“Birileri benim gibi düşünmediğin için hapse atarım derse o ülkede demokrasi olmaz. Sivas Katliamı’nın 30’uncu yılı aydınların yakıldığı ülke asla kabul edilemez. Bir aydının, düşünürün, herhangi bir insanın yakılarak öldürülmesi kadar vahşi bir şey yoktur.

Adaletin sağlanmadığı dünyada bu ateş hep yanar, adaletin sağlanması lazım. Sivas olayları insanlığa karşı işlenmiş suçtur. Zamanaşımına uğrayamaz. Takipçisi olacağız, olmaya devam edeceğiz.

Can Atalay, hapiste, 50 günü geçti. Nasıl dünyada nasıl ülkede yaşadığımızı gösteren bundan iyi bir örnek olamaz.

Numan Kurtulmuş’a seslenmek istiyorum. TBMM Başkanı yasalara aykırı olarak tutuluyor ve kendisi bir girişimde bulunmuyorsa yasaları ayakları altına alıyor demektir. Sayın Kurtulmuş’a çağrı yapıyorum nasıl yazı yazmam gerekiyorsa benzer uygulamaları arşivlerde bulabilir.

Meclis Başkanı karar alırken Saray ne diyecek diye sormamalı. Çünkü Saray’ın hakkını hukukunu değil, Meclis’in hakkını hukukunu gözetmeli.

Osman Kavala 2 bin 72 gündür özgürlüğünden mahrum bırakılıyor. Türkiye’de 2 ayrı mahkeme tahliye edilmesi için karar verdi, beraati için karar verdi. Ama kararları takan kim? Vicdan sahibi herkese sormak istiyorum, neden içeride?

İnsanda biraz vicdan, ahlak, adalet duygusu kırıntısı olmalı. Bunları her ortamda dile getirmeye çalışıyorum. Mısır’daki sağır sultan duydu.

Adalete çifte standart olmaz. Bütün milletvekili arkadaşlarıma gittiğiniz her yerde haksızlıkları anlatın. Haksızlık karşısında susan eğer dilsiz şeytansa asla susmayacağız.

Ve Merdan Yanardağ…

Bir gazeteci, yazar televizyoncu. Ne için içeride? Hangi gerekçeyle içeride? O da 7 gündür tutuklu. Bir komisyon oluşturduk CHP grubu olarak. Ziyaret edildi. Bir gazeteciyi tutuklamak hangi aklın işi? Önce bekliyorlar hiçbir şey yok, troller devreye giriyor, her türlü suçlamayı yapıyorlar, sonra savcılık harekete geçiyor. Akıl alacak şey değil. Ama bunları Türkiye’de yaşıyoruz.

İzmir’de minarede müzik çaldı, onu paylaşan kişiyi tutukladılar, yapanı tutuklamadılar. Çünkü kavga çıksın istiyorlar.

Var olan kabineyi Duyunu Umumiye Kabinesi olarak nitelendirmiştim. Uluslararası tefeciler artık Merkez Bankası’na başkan atıyorsa çok ciddi sorunumuz var demektir.

Dünyanın kaderini parayı kontrol eden belirler. Erdoğan kontrol eden değil uluslararası tefecilerin kontrol ettiği ve yönlendirdiği kişidir.

Biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak bunları içimize sindiremiyoruz. Öyle bir noktaya geldik ki borçta dışarıya mahkum olduğunuzda dışarının parasıyla işlem yapmaya mahkum oluyorsunuz.

CHP Tek Adam Partisi Değildir

Cumhuriyet Halk Partisi bir tek adam partisi değildir. Mustafa Kemal Atatürk’ten günümüze CHP her zaman kadro partisi olmuştur, tek adam partisi olmamıştır. Doğruları yanlışları olmuştur ama bu hareket her zaman ve her zaman ezilenlerin sesi duyulmayanların adalete susamışların partisi olmuştur. CHP zulme karşı milyonları kapsayan çoğulcu duvardır. CHP’nin tüm kadroları dünden bugüne kişisel ikballerin peşinde koşmamıştır.

Kuruluşundan günümüze tüm kadroların ortak ideali vatandaşlarımızı her türlü ayrışmadan uzak tutmaktır… Atatürk böyle söylemiştir.

Değişim taleplerine yanıt

Değişim ve liderlik meselesine gelelim şimdi. Bir kere bizler 25 milyon insanla birlikte, çıkarsız, parasız sadece ama sadece hakkın yanında olmak için bir araya gelen bir koalisyon kurduysak, başörtülüsü, başı açığı, seküleri, Atatürkçüsü, milliyetçisi bir araya gelebildiysek büyük bir değişimi zaten başlatmışız demektir.

Ama biz toplum olarak neyin değiştiğine değil, neyin değişmediğine bakarsak hata yapmış oluruz. Değişen şeyler yüzde 20’lerden yüzde 48’lere ulaşan kitlelerdir. Değişen şeyler asla görüşülemez denen cenahlarla görüşmek, ittifak yapmaktır.

Bugün bu değişimi yaparak 25 milyonu davamıza kattık, yarın 25 milyonu davamıza katacağız. 25 milyonu bir araya getirme başarısı sadece bana, lidere ait değil.

Gelecekte bu partinin elbette başka liderleri olacaktır. O zaman da bugün de ben aynı kalacağım. Bugün CHP lideri olmam ya da olmamam hiçbir şey değiştirmez. Çünkü biliyorum ki Saray saltanatı karşısında halk olarak hep beraber durup, mücadelemizi sürdüreceğiz.

Tüm yoldaşlarımın şunu akıllarından çıkarmamalarını isterim. Ben CHP’nin başında olsam da olmasam da birleştirdiğimiz bu 25 milyonluk demokrasi kitlesi hakkın yanında duranların kitlesi olacak ama hiçbir zaman bir liderin güdümünde olmayacaktır.

Bir araya gelinemez denilenlerle bir araya geldim

Son 10 yılda Türkiye giderek büyüyen ekonomik krizle karşı karşıya. Toplumun neresine giderseniz gidin bunu hissediyorsunuz. Özellikle aile yapısını temelden sarsmıştır.

Uygulanan göçmen politikası ülkemizin demografisini değiştirmiştir. İktidar ailesi üyelerinin dış ülkedeki mal varlıklarının ülkenin dış politikasında pazarlık unsuru haline gelmiştir. Türkiye bu ve benzeri korkunç sorunların kaynağı alan otoriter iktidar tarafından teslim alınmıştır. Bu gerçekler karşısında CHP olarak sessiz durmamız beklenemez. Konumum gereği yapılması gerekenleri yaptım. Ne mi yaptım? Asla görüşülemez denilenlerle görüştüm, bir araya gelinemez denilenlerle bir araya geldim.

Herkes için adalet diyerek yaptım. Kardeşçe yaşayalım diye tüm bu çabaları gösterdim.

Eğer bizim hayat görüşümüz haksızlığa karşı mücadele ise doğru yolda olmanın verdiği haz her şeyden üstündür.

Ne biz seçimi aldığımızda haksızlığa karşı mücadeleyi bırakacaktık ne de alamadık diye mücadeleyi bırakacağız. Türkiye’yi bu kabustan çıkarmak için kararlılıkla mücadele edeceğiz.

Ne ben tek başıma 25 milyon kişiyi bu namuslu davama kattım ne de tek başına CHP kattı. Bu 25 milyon kişinin tamamı haksızlık karşısında susmama koalisyonunda olmak istedi. Onlar burada çıkar birliği yok halkın birliği var dediğimiz için geldiler. Burada her alanda hakça bölüşüm var dediğimiz için geldiler.”