Hainin en büyüğü, en sinsisi ve en tehlikeli olanı;
İslâm kisvesine bürünerek necip Türk milletini arkadan hançerlemeye çalışan münafıklardır ki, bu Türk düşmanı münafıkların toplandıkları siyâsi partinin adını söylemeye bilmem gerek var mı?
Ne hazindir ki;
İslâm ile yeni ufuklara açılan Türk milleti, şimdilerde ise İslâm adına hareket ettiklerini beyan eden Müslüman kılıklı münafıklar tarafından bölünüp parçalanmak istenmektedir!
İnsan Türk olmayabilir lâkin şayet Müslümansa;
Dandanakan, Pasinler, Malâzgirt, Karamukbeli, 4 büyük Haçlı seferi, Çanakkale, Sakarya, Dumlupınar ve dahası 9 Eylül 1922 ye gelinceye dek milyonlarca evlâdını şehit verip, üzerinde yaşamakta olduğu Anadolu coğrafyasını İslâm toprağı yapan Türk milletine karşı asla düşmanlık besleyemez.
Bir Müslümanın Türk’e düşmanlık yerine minnet duyması gerekirken Türk düşmanlığı yapanların tamamı gerçek birer Müslüman olmayıp, İslâm’la gerçek kimliğini gizleyen Ha-çlı kalıntılarıdır.
Seksene yaklaşan ömrüm içinde şuna şahit oldum ki;
Her kim ki ister din kisvesi, isterse de herhangi bir ideoloji adına Türk milletini inkâr edip küçümsüyor ise alayı birden;
Nankör,
Soy özürlü,
Ahlâk fukarası,
Genetik takıntılı,
Kadir kıymet bilmez,
Onun bunun kuçu kuçusu satılmış bire işbirlikçidirler!
Bilhassa din kisvesine bürünerek, bu kisve altında Türklüğe çatanlara çok iyi dikkat edilmeli, zira bu gibiler koyunlarında dedelerinden kalma birer HA-Ç gezdirirler, utanmadan da âlim- ulema pozlarıyla câmi – dergâh – tekke çevrelerinde vaaz(!) verirler.
Yüce dinimiz İslâm’ı süfli maksatlarına âlet ederek Türk milletinin inkârı cihetine gidenlerin bu aşağılık fikirlerine kanan saf ve temiz insanlarımızı mutlaka uyarmalıyız.
Türk’ün yurdunda yaşayıp, Türk’ün imkânlarından, makamlarından, merhamet ve insâniyetinden istifade ettiği halde, Türk’e karşı nankörlük edenlerin her biri insanlıktan nasipsiz, iman fukarası ve asla itimat edilmemesi gereken birer soysuzdurlar.
Allah c.c. insanlığın istifadesine TOPRAK, HAVA, SU ve TÜRK gibi dört müstesna nimet sunmuş olup; insanlar ilk üçü ile biyolojik varlıklarını sürdürürlerken, Türk’ün ise hâkim olduğu coğrafyada, Adâlet ve Hakkaniyet ölçüleri içerisinde, Mal, Can ve Namus emniyeti sağlanmış bir şekilde mutlu ve müreffeh bir hayat sürerler.
Ünlü bir Alman Düşünürü nün ”TÜRKLER GELİP ALMANYAYI ALMIŞ OLSALARDI ANCAK BU SAYEDE İNSANCA BİR HAYAT YAŞAYABİLİRDİK…” sözü bu gerçeğin en güzel bir ifâdesidir sanırım.
TÜRK, TÜRK OLMAKTAN ÖVÜNMELİ
Türk;
İnsanlığın huzur ve güvenini sağlamak, ırz- namus ve haysiyetinin korunarak insan onuruna yakışan bir hayat sürmesi için Cenab-ı Allah tarafından memur ve muhtar kılınmış mübârek ve muazzez bir milletin adıdır.