ELAZIĞ İL ÖZEL İDARE YOK OLDU BASKETBOLDA
ELLE TUTULUR GÖZLE GÖRÜLÜR BİR O KALMIŞTI ELİMİZDE
AMATÖR YÖNETİCİLER MALZEME OLDU KURTLARIN DİLİNDE
SALON SPORLARI NEYİMİZE, BİZE FUTBOL GEREK FUTBOL.
Potanın perileri konulmuştu adları, salon sporlarında ilk defa süper ligde bizimde bir takımımız olmuştu, Galatasaray, Fenerbahçe, Beşiktaş gelecekti şehrimize. Salon sporunu herkes sevecek, sahip çıkacaktı, iki yıl zor dayandınız süper lige, yediniz bitirdiniz Özel idare bayan basketbol takımını, şimdi oturun kına yakın.
Cizre belediyesi, Tokat belediyesi, Yeni Kızıltepe, Sorgun Belediyesi, Bingöl Solhanspor, Afyon belediyesi, Kuzey boru, Karayolları, Yeşilyurt, Karşıyaka, Darüşşafaka, Merkez efendi, Petkimspor, Semt 77, Bahçeşehir, Nesibe Aydın, Çankaya Üniversitesi. Kim bunlar biliyor musunuz, salon sporlarında üst liglerde mücadele eden takımların isimleri. Belediye takımları, ilçe takımları, kurum takımları, kuruluş takımları, semt takımları, okul takımları.
Peki, bu takımlar her yıl zarar ettiklerini düşünelim ne kadar dayanabilirler acaba bu yokluğa, bilemedin bir yıl iki yıl. Demek ’ki çarklarının dönmesini sağlayacak, bulundukları okul, belediye, şehir, köy, kasaba ya ait bacasız sanayi olma özelliğini koruyacak, tanıtacak, bulunduğu bünyeye sevdirecek ölçüde gelir elde etmeyi başarabiliyorlar.
ÖZEL İDARENİN PERİLERİ ŞEHRE MAL OLMUŞTU
Büyük emekler verilerek yaşanan şampiyonlukta Halis Ziya Ağcabay hocanın dik duruşu ve bu takımın her şeyi olmasını hazmedemeyen zamanın yöneticileri önce hocayı takımdan uzaklaştırdılar. Değneğin kendi ellerine geçtiğini zanneden zihniyetler daha sonra süper ligin verdiği keyifle milletin olan futbol tesislerini, kapalı spor salonu nu özel mülk ilan edip sadece bayan basketbol takımının maçları için açtılar. Diğer günleri ise özel mülkleri olarak görmenin etkisiyle kış aylarında kapalı spor salonu, yaz ayların da ise futbol sahası onların gazozuna futbol maçı sahnesi oldu.
Özüne baktığımızda potanın perilerini Şehir halkı benimsemiş, sahip çıkmış, destek vererek seyirci rekorları kırmaya başlanmıştı. Hava sisli ve bulutlu görünmesine rağmen dışarıdan sağlanan cılız destekler için takımın önüne eklenen isimler bile bu takımı doğunun göz bebeği yapacaklarını, basketbol fabrikası olacaklarını, milli takımlara sporcular kazandıracaklarını açıklarken bu kadar erken pes edecekleri düşünülmemişti, sıkıntı varsa düzelir denilmişti.
Bizden daha iyi takımların külfet oluşturuyor diyerek katılmadıkları Avrupa kupası maçlarına katılmamızı milat zanneden yöneticiler, “ekmek elden su gölden” sözüyle hareket edince eriyip yok olduğumuzun farkına varmadan, Avrupa da çeyrek finale çıktık diyerek pay kapma yarışına giriştiler.
Hani balık baştan kokar sözümüz var ya, temelsiz yapı yıkılmaya mahkum oldu, şehir benimseyip sahip çıkmasına rağmen ellerinde bir dünya imkanı olan Özel idare imkansızlığı öne sürerek takımın küçültülüp yok olma kararına çoktan imza atmışlardı.
Daha önceki uyarılarımızı dikkate almayan yöneticiler çıkılan ligin kurtlar sofrasından farkının olmadığını bir türlü görmek istemeyince bu ligin altını üstüne çeviren, istediğini alıp satan, istediğini üste çıkartıp, istediğini al aşağı eden kurtlara yem oldular.
Bunun etkisiyle gelen giden sporcular, dönem içi hocalar, oyunlar, oyuncular. Ekonomi battı, çark durdu, bina çöktü. Ne soran oldu ne de duyan, olan yine Elazığ’a oldu, sahipsiz dediğimiz kentin bir takımı daha yok oldu.
ONUNCU KÖYDEN ÇIKAN SES
Şimdi ne bekliyorsunuz bu şehirden, gelecek nesilden diyerek söze başlıyor onuncu köy. Her gün gasp, her gün soygun, her gün cinayet ve yaralama. Salona koşması gerekenlerin cebinde silah ağzında ciğara, biliniz’ ki içinizdeki kurt gitmez sizinle mezara, ya bugün ya da bugünden de yakın.
HABER: Mehmet DUMAN
