2023 Genel seçimlerini kazanmak adına iktidar kanadı elindeki bütün imkanları kullanmaya devam ediyor…
Mevsim son bahar hava boğucu…
Ancak ekonomik yangın daha kavurucu.
Ateşin ortasında kalan geniş halk yığınları, 20 yıllık iktidar sahiplerine tepkili.
Onlarsa faizle tersten oynayarak yangını daha da körüklediklerinin farkında değil. Kitleyi tutmak için asgari ücreti artırsalar ertesi gün eriyor, Merkez bankası faizi düşürülüyor, temel gıda fiyatları ve döviz hız kesmeden yükseliyor.
Durumu gören muhalifler, umutla birbirlerine soruyor:
“Erken seçim olur mu?”
Bazen soruya soruyla yanıt vermek daha açıklayıcı oluyor:
CHP Lideri Kılıçdaroğlu’nun sabırla ördüğü yapılanmayla son yerel seçimlerde İstanbul ve Ankara’da alınan sonuçları kenarda tutarsak, 20 yıldır girdiği her seçimi “bir şekilde” kazanmış iktidarın böylesi yanlış adım atmasına olanak var mı?
Her şeyden önce “seçim ekonomisini” yürütecek kaynak yok. Yani kasa boş.
Seçim stratejisini oluşturabilecek argümanlar ise havada kalıyor.
Dolayısıyla önce kasayı doldurmak, sonra da “yeni şeyler” söylemek gerekiyor.
Artık seçim mahalline girdiğimizin işareti “dışarıdan” geldi. İngiliz Financial Times’ta yer alan “Türkiye’yi kim dolduruyor?” (Who’s stuffing Turkey?) başlıklı inceleme, kasaya “24.4 milyar dolar kaynağı belirsiz para girişi” olduğunu ortaya koydu. Hazine’nin başındaki isim Nebati, makalenin içeriğini yalanlamadığı gibi, para hareketini öncekilerden pek farklı olmayan biçimde açıkladı:
“Türk modeli”
Kaynağı belirsiz de olsa depoya yakıt konduğuna göre, artık seçim yatırımları yola çıkabilirdi. İlk olarak TOKİ üzerinden “seçimler öncesi kondu” projesi açıklandı. Memur maaşlarına endeksli ödeme planına göre yüzde 40 enflasyonla hesaplandığında aylık taksiti 2 milyona, toplamda 80 milyona varan maliyet kamuoyunun dikkatinden kaçırıldı. Ev hayali kuran yurttaşlara, “oya endeksli umut” dağıtıldı, asgari ücretli vatandaşlar bu taksitleri nasıl ödesin sorusuna, cevap Çevre Şehircilik İklim Bakanı, Sayın Kurum’dan geldi ”ek iş yapsınlar eş dosttan borç alsınlar”..!
Oya endeksli vaatler önümüzdeki günlerde daha da artacaktır. Bir yerlerde doğalgaz bulunacağını tahmin etmek için kahin olmaya gerek yok. “Yerli ve milli” araç deseniz zaten yolda. Araya bir de EYT sıkıştırıldı mı, işlem tamamdır!
Ancak Cumhur İttifakı’nın, şu andaki yumuşak karnı olan “ekonomi topuna” girmeye fazla niyeti yok gibi. Geçen hafta başında Cumhurbaşkanı Erdoğan başkanlığında toplanan AKP MKYK’den sızan bilgiler, seçim stratejisinin “dış politika” üzerinden şekilleneceği yönünde. Bu da iktidar blokunun milliyetçiliği yükseltmek için elinden geleni yapacağına işaret ediyor. Yunanistan’la sürdürülen “kontrollü gerginlik” bu stratejinin eseri olsa gerek.
Dış politika ya da diplomasi söz konusu olduğunda Suriye politikasını atlamamak gerekiyor. Özellikle Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ’ın körüklediği “İçimizdeki Suriyeliler” olgusunun sandıkta da karşılığı olduğunun herkes farkında. MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ın Suriyeli Mevkidaşı Ali Memlük’le Şam’da bir araya geldiğine ilişkin haberler, iktidarın rüzgar gülüne dönen Suriye politikasında, Esed’den Esad’a çark ettiğinin göstergesi. Asıl hedef, mültecilerin “geçici” olduğu algısı yaratarak, içeride oluşan hassasiyeti dizginlemek.
Milliyetçilik bilinçli olarak yükseltilirken muhalefete bu perspektiften yüklenmemek olmaz. İktidar blokunun seçim stratejisine göre, seçmene “6’lı masanın gizli ayağı HDP” mesajı pompalanacak.
İktidar bloku, seçim hazırlıklarında kendine göre epey mesafe almış durumda. En azından adayları belli. Ya muhalefet?..
CHP Lideri Kılıçdaroğlu, sabırla ördüğü stratejiyle “siyasetin 5 benzemezlerini” bir araya getirdi. Meyvelerini yerel seçimde aldığı şekilde HDP’yle temaslarını masanın çeperinde tutmayı bildi. Aktif muhalefetle gündem üstünlüğünü ele geçirdi. Adayı erken açıklamayarak yıpratılmaktan korudu algısı vatandaşta oluşsa da, henüz adayın belli olmadığı, Kılıçdaroğlu’nun son zamanlardaki ani çıkışları aday arayışının devam ettiğini gösterdi.
Herkes, adayın kim olacağı üzerinden fikir yürütüyor. Adaylık muammasının yanı sıra “muhalefet içi muhalefetin” iktidarın değirmenine su taşıyacak çıkışları da başlarını ağrıtacaktır. Ancak muhalefetin asıl düşünmesi gereken konu, adayını ve mesajlarını halka nasıl anlatacağı. Medya kanalları iktidarın elindeyken, verdiği her mesaj havada asılı kalacaktır, muhalefet kanadı ise yalnızca sosyal medya üzerinden yayılacak mesajlarla “diğer mahalleden” oy devşirmek hiç kolay olmayacaktır.
Masanın yakınlarında, tencere tava kuşanıp “diriliş” dizileri seyreden halkın, konut hayalleriyle sandığa giderken aklını çelecek yöntemleri düşünen birileri var mıdır acaba?
Ekonomik darboğazdaki yurttaşların oy alışkanlıklarını kendiliğinden değiştireceğini düşünüyorlarsa, yol yakınken bir hatırlatma:
Siyaset yan gelip yatma yeri değildir beyler..!
GÜNDEM
04 Aralık 2024EKONOMİ
04 Aralık 2024GÜNDEM
04 Aralık 2024EKONOMİ
04 Aralık 2024GÜNDEM
04 Aralık 2024GÜNDEM
04 Aralık 2024GÜNDEM
04 Aralık 2024GÜNDEM
04 Aralık 2024GÜNDEM
04 Aralık 2024GÜNDEM
04 Aralık 2024GÜNDEM
04 Aralık 2024GÜNDEM
04 Aralık 2024GÜNDEM
04 Aralık 2024GÜNDEM
04 Aralık 2024GÜNDEM
04 Aralık 2024GÜNDEM
04 Aralık 2024GÜNDEM
04 Aralık 2024GÜNDEM
04 Aralık 2024GÜNDEM
04 Aralık 2024GÜNDEM
04 Aralık 2024Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.