ŞEHİRLERİN KENT KİMLİĞİ OLMALI
Şehirlerin kent kimliği olmalı, kayısı kent, ölümsüz kent, bordo kent, süper kent, temiz kent, uydu kent, akıllı kent gibi.
Sahiden bizim kent kimliğimiz ne olmalı dedik mi hiç ya da oluşturmak için bir çabamız oldu mu?
Bir şehrin kimliği ne demektir?
Şehir kimliği; şehir imajını etkileyen; her şehirde farklı ölçek ve yorumlarla kendine özgü nitelikler taşıyan; fiziksel, kültürel, sosyal ve ekonomik, tarihsel ve biçimsel faktörlerle şekillenen; şehirliler ve onların yaşam biçiminin oluşturduğu; sürekli gelişen ve sürdürülebilir şehir kavramını yaşatan bir düşünce diyebiliriz.
Kent markalaşması nedir?
Kent markalaşması bir amaca yönelik olarak bir kent ile ilgili tüm bilgilerin sembolik bir biçimde şekillendirmesidir. Bu kavram kentin rekabet gücü, mekânsal kalitesi, tarihi, yaşam biçimi ve kültürünü açıklayan bir araçtır ve son yıllarda gerek akademisyenlerden gerek- se de kent yönetimlerinde ilgi görmektedir.
Bir şehir nasıl marka olur?
Sahip olduğu konum, mimari, tarih, altyapı, ulaşım, güvenlik, ticaret, kültür vb özellikleri ile kendisine benzer ya da rakip şehirlerden olumlu yönde ayrışarak çekim merkezine dönüşebilen şehirlere Marka Şehir diyoruz.18 Nis 2019
Bu unsurların kaynağı pek çok faktöre dayandırılabilir. Kentin sahip olduğu tarihi doku, coğrafi yapısı, içinde yaşayanların kent ile kurduğu manevi bağ, kentteki yaşam biçimi, kentlilerin ortak kültürel ve geleneksel özellikleri bunlardan sadece birkaçıdır.
Akıllı kent uygulaması nedir?
Akıllı şehir, enerji, ulaşım ve kamu hizmetleri gibi kentsel hizmetlerin kalitesini ve performansını geliştirmek, kaynak tüketimini, israfı ve toplam maliyetleri azaltmak için bilgi ve iletişim teknolojilerinden (BİT) yararlanan şehirlere verilen addır.
Bir şehrin kimliğini neler oluşturur?
Bir kentin kimliği; doğal ve yapay çevreden kaynaklanan kimlik elemanları, bu elemanların mekânsal öğeleri, tarihi, kültürel değerleri ve düzeyi, mimarisi, sosyal yapısı, coğrafyası, içinde yaşayan uygarlıkları, yerel gelenekleri, yaşam biçimi, şu anda yaşayan insanları, ilk yerleşimden bugüne geçirdiği evreleri, …
DUBAİ
Tüm bunların görüş ve düşünceleri tartışmaya açık olsun diyerek bu konuda Dubai’yi anlatmak istiyoruz sizlere. Marka kent, akıllı kent, yaşanılabilir kent diyebiliriz bu gelişmişliğe.
Dubai’de şehrin çok sayıdaki alameti farikalarına bir yenisinin daha eklendiğini duyup okuyoruz. İki ay önce açılan Future Of Museum (Geleceğin Müzesi) mimari tarzıyla adeta tüm ezberleri bozuyor.
İlginçtir, tasarım fikrini BAE Başbakan Yardımcısı, Dubai Emiri El Makdum vermiş. İçinde bulunan Yenilik Atölyeleri ve Tasarım Stüdyolarıyla yeni icat ve keşiflere ev sahipliği yapması planlanan müzenin sloganı ise “Geleceği Gör, Geleceği Yarat.”
Havada uçuyormuş hissi veren proje Arapça hat sanatıyla süslenmiş olup, gerek pencereleriyle, gerekse uzay çağını yansıtan dış görünüşüyle, kapılarını yeni açmasına rağmen herkesin ilgi odağı olmuş.
Dubai’de gece gündüz bütün yollar, 828 metre yüksekliğindeki 160 katlı Burj Khalife’ye çıkıyormuş. Suyun, müzik ve ışık eşliğindeki muhteşem dansı izlenme rekorları kırdığı akşam saatlerinde, her biri göz alıcı ve bir birinden farklı mimari eser kabul edilen gökdelenler şehri Dubai, her milletten gezgin ruhlu insanları bağrına basıyor.
Yukarıda özel olarak paylaştığımız fotoğraflara bakıp, meşhur 2012 filminde, kıyametten kaçan insanların can havliyle doluştuğu devasa tahliye gemilerinin olmadığını söyleyebiliriz. Bunlar Dubai’nin metro durakları, özelliği şu: Dümdüz bir zemine kurulan şehir olmasına rağmen Dubai’de metro yerin altına inmiyor. Hatta düz zemine dahi inmiyor ve şehri adeta bir örümcek ağı gibi üstten dolaşarak sarıyor. Yani bindiğinizde şehrin ilginç mimarisini, etkileyici manzarasını yüksekten izleyerek seyahat ediyorsunuz. 74.8 km uzunlukta ve 49 istasyonlu Dubai metrosu, tamamen sürücüsüz ve otomatik bir sistem olarak tasarlanmış. Günlük yolcu sayısı 450-500 bin arasında değişen ünlü metro, 2012 yılında Guiness Rekorlar Kitabı’na Dünyanın En Uzun Otomatik Metrosu olarak girmiş.
.. Ve yıl 2022, Elazığ halen ilk kurulduğu yıllarda atlı arabalar için tasarlanan yollara yama yapmak, oluşturulan park ve bahçeleri, yeşil alanları satıp beton yığınına çevirmekle geçiriyor zamanını.
Raylı sistemi bırakın düşünmeyi, yüzyıllardır hizmet veren, bıktım tükendim diyen gazi caddesine alternatif bile üretemeyen bir işleyişten marka kent ya da akıllı kent projeleri üretmek hayal dışı olmaktan öte bir beklenti değildir diyoruz.
Bırakın metro tarzı ulaşımı, havadan dolaşımı, karada bile sağlam zemin bulmakta bile sıkıntı yaşayıp, ayağımıza dolaşacak, başımıza yağacaklardan korkup yürüyüş yapmaktan çekiniyoruz.
Aslında bizim istediğimiz çok şey değil. Biz aza kanaat edip şükür etmesini bilen bir şehiriz. Bize mutlu bir şehirde huzur içerisinde yaşamak yeter diyoruz.
Diyoruz da hani nerede?
