Teknolojik gelişmeler, hayatımızı hem olumlu ve hem de olumsuz etkilemiştir. Her şeye kolayca ulaşılabilirlik ve coğrafya fark etmeksizin, herkesin aynı görseli, aynı anda görmesine olanak sağladı sosyal medya ve teknoloji.
Bazen kötü ve topluma zararlı olan paylaşımlar, bazen iyi ve topluma yararlı bilgiler yayılıyor dünyanın dört bir yanına. Toplum ve kanaat önderleri tarafından sürekli tartışılan bir yer oldu sosyal medya. Kimileri haklı argümanlar sundu ve kimileri de haksız.
Toplumun ahlakını bozan unsur ve suçlu görsel medya olarak lanse ediliyor birkaç yıldır, sanki daha öncesinde temiz bir toplum varmışta, şimdi kirlendi her yer. Amacına uygun kullanıldığında çok önemli bir mecra ama hangi amaç? Toplumu şekillendirmek ve insanları yönlendirmek isteyenler için bulunmaz bir nimet aslında çünkü önemli sosyal medya kullanıcılarının yapacağı paylaşımla, insanlar sorgulamadan direkt balık gibi olaya atlayabilirler.
Haklı ve haksızlık durumuna bakılmaz çoğu zaman çünkü kimse araştırıp, sorgulama zahmetine girmez. Özellikle hayatı telefondan, bilgisayardan yani kısacası sosyal medya olan insanlar için büyük problem teşkil etmekte çünkü doğrular ve yanlışlar birbirlerine karışıyor, gerçekleri ve doğruları öğrenene kadar ise hüküm veriliyor çoğu zaman.
Peki suçlu olan sadece sosyal medya mı? Tabii ki değil, aslında suçlu olan sadece sosyal medya değildi, bozulan ahlak ve insanlığın, medya ile görünür hale gelmesi ve bu görünür hale gelen durumun kötü ve çirkin paylaşımlarla desteklenmesi, ayrıca bu paylaşımlara olan yoğun ilgi sayesinde ise bazı kullanıcılar tarafından kendi açılarından güzelce kullanıldı, yani rağbet gördü bu durum ve peşlerinden milyonlarca insanın gitmesine sebebiyet verdi. Bu durumda o kullanıcılar mı suçlu, yoksa onlara bu fırsatı veren toplum mu? İşte bu soruyu kendimize soralım.
Dünyanın neresinde olursa olsun, ekonomik şartlara göre hareket eder insanlar ve ekonomisi kötü olan ülke insanın tek zevki ise sosyal medyada gördüğü video veya görsellerdir çünkü kendini o şatafatlı görsellerde görmek ister veya hayal eder.
Tabii ki iyi ve zevk aldığı görseller için geçerli, bazen utandığı ve kendisi yapsa, yüzü kızaracak görsellere de bakıyor ve gülüp, ağlıyor veya hüzünleniyor. Aslında bir nevi kendini buluyor, yazılı ve görsel sosyal medya paylaşımlarında.
Dünyanın dört bir yanını gezip veya aileyle birlikte otelde tatil yapmak varken, neden hayatının ve günlerinin tamamını bu mecrada geçirir ki insan çünkü ekonomik şartları iyi değildir. Bir ülkedeki paylaşımların içeriğine ve insanlardan gelen talebe göre o toplumun zeka seviyesi kolaylıkla öğrenilebilir.
Bu sadece bizim toplum için değil, diğer toplumlar içinde geçerli. Göbeğini sallayan, kelepçe gösteren, kafasını ve poposunu sallayan hesapların (kullanıcıların) talep görmesi her şeyi apaçık ortaya çıkarıyor.
Tabii ki olumsuz durumları olduğu kadar olumlu durumları da var, mesela; kadına şiddete duyarlı paylaşımlar, sömürü dünyasına tepki, diktatörlerin istediği gibi asıp, kesememesi, yazarların, bilim insanlarının yaptıkları çalışmaları ve insan hakları için yürüyüşler, savaşlara tepki gibi durumları dünyanın her tarafına anında duyurulma durumu var.
Yani adaletsizliğe uğradığını iddia eden herkes buradan sesini duyurabilir. Ama işin Kısaca özeti sosyal medya çıktı diye toplum ahlaksız olmaz, ahlaksız toplumun eline fırsat geçtiğinde, ahlaksızlık paylaşılır. Öyle olmasaydı bu kadar peygamber gönderilir miydi veya Allah’tan gönderildiği öne sürülen kitaplar olur muydu?
