Mesele, (iki günlüğüne de olsa) GAZZE’yi bile UNUTTURDU yahu !
Bu vesileyle biraz da bu işin alt tarafına veya evveliyatına bi bakalım hele:
Günümüzde ve memleketimizdeki haliyle spor, sadece FUTBOLA indirgenerek ŞAHSİ çıkar ve şahsi REKLAM aracı haline getirilmiştir.
Ve de AKILSIZLIĞIN ve AZGINLIĞIN sebebi ve gerekçesi olmuştur.
Günümüzde, sporun asli gayesi olan, sportmence yarışma, yerini, kazanmak için her yolun denendiği ve mubah sayıldığı bir SAVAŞA terk etmiştir. Bu yüzden eskinin sportmence yarışma anlayışı, kazanmayla eş anlamlı olarak kullanılmaya başlanmıştır.
Durum böyle olunca eskinin özlemini çekmemek mümkün değildir zannederim. İlle de kazanacak diye, kobay gibi laboratuarlarda yetiştirilen insanları, erkekleşmiş kadınlarla, erkeklik gücünü kaybetmiş erkekleri her gün artan bir şekilde spor sahalarında gördükçe eskiye özlem duymamak mümkün mü ? (eskiden, bir boş zamanları değerlendirme ve mahalli bir eğlence aracı olduğu zamanlar)
Evet ille de kazanmak ! Ne pahasına olursa olsun ! Kaybetmeye tahammül yok.
İşte bu sebebin bir sonucu olarak, 1971 yılında Kayseri’de yapılan Kayserispor-Sivaspor futbol müsabakası sırasında çıkan olaylarda 50 kişinin ölmesi;
1985 yılında Brüksel’in Heysel stadında 38 kişinin, aynı günlerde İngiltere’nin Bradfort şehrinde ateşe verilen stadda meydana gelen ve 52 kişinin ölümüne yol açan olayla;
1974 senesinde bir maç sonrası El Salvador ile Honduras devletinin savaşması karşımıza çıkmaktadır.
İngiltere’nin HOLİGAN denilen DAZLAK serserilerinin Yurdumuza bile gelip azgınlıklarını yapabildiklerini de unutmamaktayız.
Gerçi bu azgınlardan bizimkiler de nasibini almış olmalıdırlar ki, birinci ligin başlarındaki takımların birbirleriyle yaptıkları maçlardan sonra AZGINLAŞIP etrafa saldırdıklarını sık sık görmekteyiz.
Nedense bu tip AZGINLIKLAR ve saldırganlıklar hep FUTBOL ve futbol adına yapılmaktadır. Hem futbolcu ve hem de seyirci ve taraftar tarafından yapılan bu saldırganlık ve vahşiliklerin ardı arkası kesilmediği gibi gün geçtikce arttığını görmekteyiz.
Misafir takımın OTOBÜSÜNÜN TAŞLANMASI veya oyuncularının DÖVÜLMESİ de ALIŞILMIŞ (ahvâl-i âdiyeden) olaylar haline gelmiştir.
Başka hiçbir spor dalında görülmeyecek derecede hırçın, kavgacı ve saldırgan bir spor dalı olarak karşımıza FUTBOL çıkmaktadır.
Gaziantep’te, (2001 yılına kadar) 10 sene kadar Amatör Spor Disiplin Kurulu üyeliği ve son 2 sene de Başkan olarak görev yaptım. Her hafta oynanan 10 futbol müsabakasının en az 5 tanesinde olay çıkmakta ve evrak, Kurulumuza gelmekteydi. Olay çıkaranlar en başta futbolcunun kendisi, sonra antrenörü, idarecisi ve daha sonra da seyircisi…
Buna birinci derecede sebeb olan ise HAKEMİN KENDİSİYDİ.
Ve diyebilirim ki, nerede bir KAVGA varsa orada mutlaka FUTBOL maçı ve nerede bir futbol MAÇI varsa orada bir kavga olmaktadır.
Sporu spor olarak değil de sadece ve sadece KAZANMAK hırsına bağlamanın bir sonucu: Tahammülsüzlük, hazımsızlık, saldırganlık ve AZGINLIK !
Sporun gayesi değişip çeşidi arttıkca, karşımıza muazzam bir ekonomik olay çıkmaktadır. Bugün bir Olimpiyat oyunları düzenleyebilmek, çok zengin bazı ülkeler hariç birçok ülkenin altından kalkamayacağı bir yük haline gelmiş, spor, adeta ayrı bir sanayi kolu halini almıştır.
Ancak, PAHALI spor yapmak, fazla para sarf etmek, İYİ SPOR YAPMAK demek DEĞİLDİR.
20 yaşlarındaki ÇOCUKLAR iyi TOP koşturuyorlar diye ellerine MİLYON milyon DOLARLARI vermek de onların çouğunu ŞIMARTMAKTAN başka işe yaramadığını görmekteyiz.
Hele de son günlerin gündemi olan FATİH TERİM ve a’vanesinin Seçil ERZAN’a ÇARPILMALARI, işte bu ŞIMARIKLIĞIN neticesidir.
Son senelerdeki futbol takımlarının ve hatta MİLLİ TAKIMIN bile yarısından fazlasının, başta AFRİKALI olmak üzere YABANCI olmaları ayrı bir GARİPLİKTİR.
Bu bakımdan bilhassa futbol kulüplerinin astronomik rakamlarla transfer ücretleri ödedikten sonra İFLASIN eşiğine gelmelerine ve daha sonra da ilanlarla PARALI BAŞKAN aramalarına bir mâna verememekteyim.
Daha sonra, DALAVERELİ işlere girişmeler, ŞAİBELİ müsabakalar ve dedikoduya sebeb olan HAKEM kararları karşımıza çıkmaktadır.
Bu davranışlar sonunda da karşımıza, daha sonra hapislerde çürümeye mahkum olan veya hapisten firar eden veya kirli para paylaşımında anlaşmazlık çıktığı için öldürülen UYUŞTURUCU ve silah KAÇAKÇISI kişilerin ardı ardına “Spor Kulübü Sayın Başkanı” olabildiklerini görüyoruz.
Çok uzağa gitmeye gerek yok Gaziantepspor’un geçmişine bir bakın hepsini göreceksiniz. (Hollanda’daki cezaevinden helikopter ile kaçırılan) Halil Havar ile sonraki Başkan Halil Kırmız ve Hasan Nehir. Hepsi de öldürüldü. Başka yerlerde (sağ kalan) diğerlerinin bir kısmı da bunlardan farklı değildir.)
Ve spor için ve tabii ki en başta FUTBOL için YÜZ KARASIDIR, REZİLLİKTİR !
Evet, bu şartlar içerisinde bir HAKEM’in DÖVÜLMESİ nedir ki Loo ?
Devede KULAK bile değildir.
(Not: Tabii ki, bir hakemin DÖVÜLMESİ kabul edilebilir bir olay değildir. Ve dövenler de cezalandırılmışlardır ki, ilk YUMRUĞU vuran AKePe’nin eski milletvekili Partisinden İHRAÇ da edilmiştir. Ve kendisi de Kulüp Başkanlığından İSTİFA etmiştir)