DOLAR 34,7280 -0.03%
EURO 36,6100 0.18%
ALTIN 2.960,850,35
BITCOIN 33276400,17%

YÜKSEK KREDİ FAZİLERİ VE GEÇİM…

21 Aralık 2023 10:11

Okunma: 144 kez okundu.

Sınıflı toplum tarzı içinde en garibi galiba köleci toplumdur. Neden mi?

Hem kölelikten şikâyet edilir, hem de köle yapana kurban olunur bile isteye.

***

Tekâmül eden bu köleci toplum önceleri taş ocaklarında çalışmakta idi, şimdilerde modern kölelik ile çevrililer. Bilimsel teknolojik devrim içinde her şarta köle olmuş durumdayız.

Şartlarında kendine nasıl bir yol çizeceği de muamma.

***

Ev borcu, kredi borcu, araba borcu öncedendi. Şimdi marketlere bile köleyiz.

Manava köleyiz…

Ev sahibine köleyiz…

Elimizdeki telefonun kölesiyiz…

Sosyal medyanın en büyük kölesiyiz…

Yeni nesil biçime evrilen bu kölelikler ile yaşarken daha da köleleşiyoruz.

Öğrendiğimiz, öğrenirken körleştiğimiz her şeyin altında ise eziliyoruz.

***

Bir sonuca evrilirken her kafadan ses gelir ancak sonuç değişmez.

Çürüyen zihniyetler değişmez. Tekrar eden kölelikler ad değiştirir kendi değişmez.

Sadece görünenin etkisinde kaldığımız anlar hep aynıdır.

***

Çağımızın orijinalitesi ise teknolojinin modern kölelikler ile insanı kendinden daha da uzaklaştırmasıdır.

Neticede ne oldu?

Kişi değişmedi…

Konumu değişmedi…

Yeri değişmedi…

Sahip oldukları değişmedi…

***

Kolay değil tabi ancak değişimi istemedi insan.

Duygusal ve dünyevi faktörler içinde sürüklendi. Köleliği hiç bırakamadı. Bazen düşünüyorum da galiba ileri evrileceğimize geriye evriliyoruz. İnşaatta, sanatta ve birçok düzende hep aynı görüş içindeyim.

Bakın etrafınıza çok uzun süre önce yapılan yapılar hala ayakta duruyor iken ve üstelik çok zarif ve estetik iken bir yıllık yapılar çürüyor. Görüntülerinin çirkinliği ise cabası. Bu ileri evrilmek mi?

***

İnsanoğlu düşünce düzeyinde de hep gerilemede.

Çünkü köle zihniyetinin eseri bu. Bu şekilde evrilmesi planlanmış.

Düşünmeyen, sorgulamayan insan her verilene kafa sallıyor.

Ruhsal açıdan ele aldığımızda uyananların biraz daha fazla artması söz konusu. Ancak bu artış geride kalanları uyandırmaya ne yazık ki yetmez.

Zihinlerin daha da berraklaşması şart.

Şart ki evrimde insan gerçek insan düzeyine erişebilsin.

Karanlık zihinler ile bu nasıl mümkün olabilir?

***

Sözün kısası; insan köle zihniyetinden kurtulmadıkça köle toplumlarda yaşamaya devam edecektir. Sonra da kolay zengin nasıl olurum diyerek kendini bu yönde evrilmeye odaklayacaktır. Örnekleri ülkemizde pek çok…

***

Kölelik şiirlerinde Henry Wadsworth Longfellow der ki;

“Devam et, kaldırana dek bu ülke

O eski ve ortak yalanı yürürlükten,

Kamçıları ve boyunduruklarıyla

İnsanlığı aşağılayan o feodal laneti.”

Dip notlar;

İnce Memed…

“ Türk edebiyatına damga vurur Yaşar Kemal bu eseriyle.

Tümüyle kendine özgüdür. Akıcıdır bırakıverir seni bir yerlere.

İnsan değişmez der. Her şey değişir de insan değişmez.

Bir başkaldırının adıdır o…

Meydan okumadır…

Halkın birleşmesidir…

Eşsiz bir kahramandır öksüz küçük Memed…

Yoksul anacığıyla karın tokluğuna çalışır.

Ağa’nın zulmü altında inler.

İşte İnce Memed töreleri, zulmü, bu kölelik düzenini önümüze serer…

Gözü doymayanları önümüze serer…

Ezilenleri…

Aşağılanma ve dayakları önümüze serer…

Haklının yanında olmayı önümüze serer…

Zalimin karşısındadır o. Ve o yolundan hiç dönmez.

Yaşar Kemal bunu ne güzel anlatır…”

Dünya Halk ve Demokrasi Şiirleri (Kolektif)

“İşte adalet çıktı meydana, sırtında senin giysilerin, güneş rengi.

Yatmıştın sen kanlı bir yatağa,

Bir yanında insanı kör eden kölelik,

Yokluk bir yanında, yiyen, ezen seni.

Aç şimdi gül bahçesinde gözlerini!”

Maya Angelou’dan…

Hayatı mücadeleyle (siyah özgürlük hareketi/ırkçılık ve kölelik karşıtlığı/kadın özgürlük hareketi) geçmiş (1928-2014) Maya Angelou Kafesteki Kuşun Şarkısı’ kitabından…

“Böyle gururlu duruşum incitiyor mu sizi?

Neden kederleniyorsunuz bu kadar?

Biliyorum, sizinki arka bahçemdeki altın madenini kazıyormuş gibi gülüyorum.

Beni sözlerinizle vurabilirsiniz,

Gözlerinizle yaralayabilirsiniz beni,

Nefretinizle beni öldürebilirsiniz

Ama hava gibi, su gibi ben yine ayağa kalkacağım.

Cazibem dert mi oluyor içinize?”

Mutlu kalın…

Fıkra;

Clinton bir gün Bağdat’a gider, Saddam’ın karşısına oturur. Bir bakar ki Saddam’ın koltuğunda 2 tane düğme var. Bunlar ne diye sorar;
Saddam: Bak göstereyim.

Birincisine basmış alttan bir el çıkmış Clinton’u gıdıklamaya başlamış. Saddam başlar gülmeye. İkinci düğmeye basmış bir el çıkıp Clinton’a vurmaya başlamış. Saddam kahkahalara boğulmuş.

– Peki demiş Clinton haftaya da bizim oraya Amerika’ya bekleriz.

Bu kez Saddam Amerika’ya gider. Clinton’un masasında 2 düğme.

Saddam sormuş: Bunlar ne ise yarar?
Clinton: Kak göstereyim der düğmenin birine basar. Clinton başlar gülmeye Saddam şaşkın ne oldu diye… Clinton ikinci düğmeye de basar Clinton gülmekten ölecek durumdadır. Biraz sonra Saddam müsaade ister der ki:
– Ben artık Bağdat’a geri döneyim

Clinton: Bağdat? Ne Bağdat’ı? Hangi Bağdat?

Günün sözü;

“Sona yaklaştıkça başlangıca daha çok yaklaşan bir dairenin içinde dönüp duruyorum. Yolun açılıp temizlenmesi gibi bir şey. Yüreğim uzun zaman önce uykuya dalan pek çok hatırayla sızlıyor.” Charles Dickens.

En az 10 karakter gerekli

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.