DOLAR 32,2053 -0.22%
EURO 35,1156 -0.22%
ALTIN 2.498,171,32
BITCOIN 21567400,34%

ÖZGÜR ÖZEL! ZAFER SARHOŞU OLMA!

Tama 20 yıl çalındık.
Tam 20 yıl yağmalandık.
Tam 20 yıl adamakıllı söğüşlendik.
Namus olan vatan toprakları gavurlara peşkeş çekildi.
Madenlerimiz ecnebilerin olurken, o güzelim ormanlarımız küffarın insafına terk edilip, yakıldı, yıkıldı. Su havzalarımız kurutuldu, akarsularımıza bilerek ve kasten SİYANÜR karıştırılarak sağlığımıza, gelecek nesillerimize kıyıldı.
31 Mart itibariyle artık;
Çalınmayacağız,
Yağmalanmayacağız,
Söğüşlenmeyeceğiz diye sevinirken bir de baktık ki, CHP’li Belediyelerde adam kayırmalar, torpilli atamalar, gereksiz yere kadro açmalar tam gaz devam ediyor.
Özgür Bey!
Yapmayın!
Etmeyin, gitmeyin!
Aaynı pisliklere devam etmeyin!
20 yıldır devam eden rüşvet, torpil, adam kayırma, şatafat ve israftan bunalan millet, artık bütün bunlar CHP ile son bulacak diye sevinirken, sevinci kursağında kaldı.
Eski tas, eski hamam.
Hani Ağa ile ırgatı arasında geçen ”Sırayla ata binme hikâyesi” var.
Bu hikâyenin sonunda ırgat der ki ”Madem böyle olacaktı biz bu …… niye yedik” Millete bu sözü söyletme.
Özgür Bey!
En küçük bir yanlışlık yapan Belediye Başkanını bir nezle mendiliyle kulağından tutarak en yakın çöp kutusuna atmazsan şayet, bil ki millet seni AKP’ye yaptığı gibi nezle mendiliyle kulağından tutarak o çöp kutusuna atacaktır.
Özgür Bey son bir tavsiyem de;
Yeni Anayasa konusunda başta AKP olmak üzere herkese kapıyı kesin bir şekilde kapatmalısın.
Bu zamana kadar yeni Anayasa yapılması konusunda erkekçe- delikanlıca, mertçe ve de Türkçe kesin bir tavır sergilemedin. 20 telli bel lâstiği gibi olma!
Bunların yeni Anayasa yapma sevdaları bitmez.
Çünkü bunlar Türkiye Cumhuriyetini yaptıkları Anayasalarla yıkacaklar, yıkana kadar da her fırsatta yeni bir Anayasa yapacaklar.
Özgür Bey!
Sakın bu Anayasa yapma işine âlet olma.
Âlet olmayacağına dâir güven ver milletimize.
Bu güveni veremiyorsun. Deniz Baykal gibi yalan vaatlerle seni de mi torbaya koydular?
Bütün bu kötülüklerin anası, birilerinin hâlen daha ”BİLGE” dediği O’ mâlüm ve müseccel zattır.
Niye mi O’zattır?
Her biri ayrı bir cevher ve her biri vatana adanmış birer can olan ÜLKÜCÜLERİN iktidarını önlediği için.
Devamını Oku

İYİ PARTİYİ ÇALACAKLAR!

Kim çalacak?
AKP çalacak.
Nasıl çalacak?
Tolga Akalını Genel Başkan seçtirtmeyerek.
Meral Akşener hangi taraftan yana?
AKP’nin çalmasından yana.
On gün kadar önce MHP davasının Avukatlarından Sayın Mehmet Saral Bey, şöyle söylüyordu;
”Mehmet Tolga Akalın’ın dışındaki adaylarla bu işler yürümez, İYİ Parti olduğu yerde sayar, hatta daha da gerilere düşer. Benim kanaatime göre Mehmet Tolga Akalın diğerlerinden iyidir, çok faydalı olur ve partiyi toparlar”
Bence de Mehmet Tolga Akalın kazanamazsa;
Ortada ne İYİ Parti kalır,
Ne de İYİ Partili kalır ve cenaze namazını kılacak cemaati bile olmaz.
Büyük umutlarla Akşener’e bel bağlayan ve nice güzel hayaller kuran tertemiz ruhlu insanlarımız daha ne kadar aldatılacak ve daha ne kadar aldanacaklar?
Bilinsin ki;
Türk’ün ırzı, namusu,
haysiyeti ve şerefi,
istiklâli ve istikbâli çok büyük bir tehdit altındadır!
Yine bilinsin ki;
Her an her şeyimizi kaybedebiliriz.
M. Tolga Akalın!
Son bir umut oldun.
Sakın sen de bizleri diğerleri gibi aldatma emi?
Söz ver bizlere YİĞİTÇE.
Söz ver bizlere DELİKANLICA.
Söz ver bizlere TÜRKÇE ve MÜSLÜMANCA.
Başkalarının söz vermelerine inanmıyoruz.
Şayet sen de düzenin adamı, menfaatin topacı, zaman ayarlı, uzaktan kumandalı bir piyon isen gel kıyma bu millete.
Bu ne acı bir durum.
Siyâsilerin içinde;
Kulluk şuuruna sahip,
Türk’e yar ve sadakatten ayrılmayan,
Türk milletinin geleceğini, ırzı ve namusunu düşünerek gecelerini uykusuzluk ibâdetiyle geçirip, yorgun ve bitap bir şekilde sabah eden tek bir liderin ve siyâsinin bulunmadığı bir ülkede ağlaması gerekirken halen daha lideri ve partisine söz söyletmeyen bir toplum için tehlike çanları çalıyor demektir. Bugün biz bu durumdayız. Toplum olarak geldiğimiz durumun izahı için başka söze gerek yok.
İçim yanıyor,
Yüreğim kavruluyor.
Koca Türk milletinin birkaç siyâsi şarlatan tarafından batırılışını seyretmekle, birinin senin çocuğunu gözünün önünde parçalamasını elin kolun bağlı vaziyette çaresizce seyretmen arasında en ufak bir fark yoktur.
Kader bize ağını çok kötü ördü!
Ne var ki kader diyerek geçemeyiz!
Giden vatan,
Giden namus,
Giden şerefimiz,
Çalınan İstiklâl ve istikbâlimizdir.
Derdimizi, çile ve ıstıraplarımızı anlamadan internetin başına geçip bizlere saldıran Donkişot ruhlu zavallılara acımaktan ve namlarına üzülmekten başka bir şey gelmiyor elimizden.
Böylelerine soruyorum;
Liderin mi yoksa evdeki namusun mu?
Partin mi yoksa torunlarının istiklâl ve istikbâlleri mi?
Devamını Oku

SÖZÜM, VATANSIZ NAMUSSUZLARADIR!

Namussuzun vatanı olmaz!
Namussuz vatanını parayı ve makamı verene satar, çünkü namussuzun namus diye bir endişesi yoktur!
Namussuz için geri gönderilirse idam edileceği kesin olan bir Türk’ü sınır dışı etmek büyük bir zevktir.
VATANI SATAN NAMUSUNU DA SATAR!
Vatanını çeşitli şekillerde satan her kişi fiyatını bulduğu an haysiyetini, şerefini, tüm mukaddeslerinin yanında en mahremini dahi gözünü kırpmadan satar!
Hem de öyle bir satar ki, zerre kadar utanıp sıkılmadan, vicdanı sızlamadan büyük bir zevkle satar. Çünkü o, daha önce vatanını satarak pazarlamacılık mesleğinde ustalık belgesi olan ahlâksızın tekidir!
Namussuz alçaklar, üzerinde hür ve bağımsız yaşasınlar diye kendilerine bir vatan bırakabilmek uğruna cepheden cepheye koşarak candan ve serden geçen kahramanlara karşı ki bu kahramanların başında ATATÜRK gelir en küçük bir saygıları dâhi yoktur. Bu gibi vatansız alçakların saygılarından vazgeçtik fırsatını bulduklarında ‘’AYYAŞ’’ diyerek öylesine köpekleşirler ki.
BİR DİĞERİ DE;
Namussuzun ne İstiklâl Marşı ve ne de saygı duyacağı bir bayrağı vardır, çünkü namussuzdur!
Namussuz olanlar, bayrağın, karısı- kızı için örtüneceği en büyük tesettür, en büyük koruyucu olduğunu, asıl çıplaklığın bayraksızlık olduğunu nereden bilsinler ki?
TOPRAK ve İNSAN!
Toprak elenmiş, elenen topraktan insanoğlu, elekte kalan topraktan ise Cenab- Allah beslenmemiz için hurmayı yaratmıştır.
İNSAN OLANLAR İÇİN;
Üzerinde dünyaya gözlerini açtığı, şerefinle hayat sürüp şefkatli bir ana kucağı gibi sığındığı bir vatana sahip olması ne büyük bir nimettir. Bu, iman sahibi, namuslu, asil ve soylu insanlar için böyledir!
VATAN;
Vatan, bizlere iki kere ana rahmidir çünkü ondan geldik, onda yaşar, ondan doyarız. Hak vaki olup öldüğümüzde ise bizi kabir denen kucağına alarak bağrına basar.
Menfaat karşılığı vatanı ve üzerindeki varlıklarımızı ecnebilere satan hainler, üzerinde dalgalanan bayrağımıza ve söylenilen AND’ımıza karşı çıkanlar da geberdiklerinde bu toprağa geri döneceklerdir, lâkin ihanet ettikleri bu topraklar onları bağrına basmayıp ”Beni bu hainin leşiyle kirletmeyin” diye feryat edecektir!
BİR BAŞKA İFADEYLE VATAN;
Üzerinde neslin devamı, İslâm inancının gereği gibi yaşanılabilmesi ve de yaşatılabilmesi, ırz, namus ve haysiyetin güven içinde muhafaza edilerek gelecek nesillere intikali için elzemdir.
Yukarıda ki bu ifâdelerimden anlaşılacağı üzere, vatan sevgisi; yüksek bir îmanın neticesi olup, kıskanma duygusunun ve Türk’e has ulvi bir namus anlayışının gönülleri ve beyinleri kavuran dayanılmaz hararetinin toprağı ısıtması ve ona ilân- ı aşkıdır.
VATAN;
Karısının, kızının, bacısının, gelininin, dahası topyekûn mensubu olduğu milletinin iffet ve namusu üzerine titreyen ve bu kutsal değerler uğruna ölümü göze alabilen asil, soylu ve şerefli insanların varlık sebebidir.
SORARIM;
Vatana ihanet edenlere ne denilmeli?
En hafifinden yüzlerine tükürmeli!
Ama ne var ki bırakın tükürmeyi, necaset serpsen rahmet diyeceklerdir çünkü onlar bu denli alçaktırlar!
Bu gibilere aslında alçak demek dâhi iltifat sayılır, çünkü alçaklığın da zeminden bir yüksekliği vardır. En yakışanı bunlara ÇUKUR demeliyiz zira çukur zeminden daha aşağıdadır.
Huzur ve güveni, dini ve milli bütünlükte ancak bulabiliriz!
Bunun aksi bir durum hüsrandır, sonu sefih ve rezil bir hayata mahkumiyettir!
Güçlü bir tarih şuuruna sahip olup, milli ve mânevi değerlerimize bağlılığı kurtuluşumuzun reçetesi bilip bu yolda gayret göstermeliyiz ki bu sayede mutlu ve müreffeh bir hayat yaşama hakkına sahip olabilelim!
Devamını Oku

İYİ PARTİYİ ÇALACAK!

Kim çalacak?
AKP çalacak.
Nasıl çalacak?
Tolga Akalını Genel Başkan seçtirtmeyerek.
Meral Akşener hangi taraftan yana?
AKP’nin çalmasından yana.
On gün kadar önce MHP davasının Avukatlarından Sayın Mehmet Saral Bey, şöyle söylüyordu;
”Mehmet Tolga Akalın’ın dışındaki adaylarla bu işler yürümez, İYİ Parti olduğu yerde sayar, hatta daha da gerilere düşer. Benim kanaatime göre Mehmet Tolga Akalın diğerlerinden iyidir, çok faydalı olur ve partiyi toparlar”
Bence de Mehmet Tolga Akalın kazanamazsa;
Ortada ne İYİ Parti kalır,
Ne de İYİ Partili kalır ve cenaze namazını kılacak cemaati bile olmaz.
Büyük umutlarla Akşener’e bel bağlayan ve nice güzel hayaller kuran tertemiz ruhlu insanlarımız daha ne kadar aldatılacak ve daha ne kadar aldanacaklar?
Bilinsin ki;
Türk’ün ırzı, namusu,
haysiyeti ve şerefi,
istiklâli ve istikbâli çok büyük bir tehdit altındadır!
Yine bilinsin ki;
Her an her şeyimizi kaybedebiliriz.
M. Tolga Akalın!
Son bir umut oldun.
Sakın sen de bizleri diğerleri gibi aldatma emi?
Söz ver bizlere YİĞİTÇE.
Söz ver bizlere DELİKANLICA.
Söz ver bizlere TÜRKÇE ve MÜSLÜMANCA.
Başkalarının söz vermelerine inanmıyoruz.
******
YAŞLI NİNEYE SECCADE ÜZERİNDE TECÂVÜZ ETTİLER.
ÇÜNKÜ GÖNDERDE BAYRAĞI, KUTLAYACAK MİLLİ BAYRAMI YOKTU.
Başlığı yanlış okumadınız.
Bosna’da yaşlı bir Müslüman kadına kocasının gözleri önünde Yatsı Namazını kılarken seccadesi üzerinde defalarca tecâvüz ettiler.
Evin yaşlı erkeği namazını bitirdikten sonra hanımı kendisine yatması için pijamalarını getirir ve sonra kendisi namaza durur. Yaşlı kadın secdede iken kapı kırılarak Sırp militanları içeriye girerler ve kocasının kollarını arkadan bağladıktan sonra kocasının gözleri önünde namaz kılan yaşlı kadına seccadesi üzerinde defalarca tecâvüz ederler.
İKİNCİ ACI HADİSE İSE,
ABD askerlerinin, Ebu Garip Hapishanesinde defalarca tecavüzüne uğrayan Iraklı Müslüman kadın NUR BACININ yazdığı mektubunda; ‘’Ey Müslüman devlet adamları, burada her gün toplu tecâvüze uğruyoruz, aşağılanıyor çok ağır hakaretlere maruz kalıyoruz. Karınlarımızda kâfir Amerikan askerlerinin çocuklarını taşıma ayıbından kahroluyoruz. Ne olur gelin bu hapishaneyi bombalayıp bizleri öldürün de bitsin bu işkence…’’ şeklinde ki feryadıdır.
Bu iki iğrenç hadiseyi duyduktan sonra çok sevdiğim Türk Bayrağını daha çok sevdim ve içimdeki bayrak aşkı her gün biraz daha büyüdü. Çünkü ben Türk’üm, Türk namusludur ve biliyorum ki namus ancak gönderde dalgalanan bayrağın altında korunur. Bir diğer husus ise, kadınlar için en büyük ve en önemli tesettür gönderde dalgalanan bayraktır.
Şayet hürriyetinin sembolü olarak gönderde bayrağın dalgalanmıyorsa, kadınların örtüleri işgâl gücü askerleri tarafından sadece bir çekimlik bez parçasından ibârettir.
Namus hassasiyeti dünyada en yüksek olan Türk milletine mensubum. Dünyada namussuzluğa dayanamayan ve namusu için adam vuran tek millet Türk Milletidir. Her Türk ferdi bayrağını namusu için sever ve üzerine titrer.
Bu iki olaydan sonra, her bayrak düşmanı ve bayrağa karşı saygısı olmayan biri benim için, Bosna’da namaz kılan yaşlı kadına, Irak’ta Nur Bacıya tecâvüz edenler kadar aşağılıktır, şerefsiz birer ırz namus düşmanıdırlar.
Bosna’da ki o yaşlı kadın ve Irak’ta ki yüz binlerce Nur Bacı sırf bayrakları gönderden indirilip İstiklâl Marşları susturulduğu için tecavüze uğramışlardır.
BU İKİ ACI OLAY GÖSTERMEKTEDİR Kİ
Bayramlar ve Bayraklar en büyük tesettürdür.
Irz, namus ve haysiyet ancak bunlar sayesinde korunur ve teminat altına alınabilir.
O ZAMAN;
Bayrak düşmanlarına…
İstiklâl Marşımıza karşı saygısızca davrananlara…
Marşımız söylenirken ayağa kalkmayanlara…
29 Ekim Cumhuriyet Bayramı ve 23 Nisan Milli Egemenlik ve Çocuk Bayramını unutturmaya kalkışanlara, Atatürk’ün resmini kutlama alanlarına asmayanlara namusumuzun düşmanları olarak bakmalıyız. Bunların her biri ayrı bir alçak, her biri birer nikâhsız veledi zinadırlar.
AKLINIZDA OLSUN;
Milli Bayramlar bitirildikten sonra, sıra Ramazan- Kurban gibi dini bayramlarımızın bitirilmesine gelecektir.
BAYRAK VE BAYRAM DÜŞMANLARINA DİYORUM Kİ;
Ey bayrak ve Mili Bayram düşmanı münâfık!
Bakıyorum karını sarıp sarmalamışsın iyi güzel de; şayet o saygı göstermediğin Ay Yıldızlı Bayrak, kutlamadığın mili bayram, okunduğunda ayağa kalkmadığın İstiklâl Marşımız, resmini bayram kutlama meydanlarına asmadığın Atatürk olmasaydı senin karının tesettürü bir çekimlik paçavradan ibaret kalırdı. Çünkü Irak’ta da tesettürlü bacılar vardı, gönderden bayrakları indirildiği, marşları söylenmediği için şalvarları, yazmaları onları örtüp korumaya yetmedi ve soyularak altlarına serildi!
ASMAYA TENEZZÜL ETMEDİĞİN TÜRK BAYRAĞI;
Ay ve yıldızıyla; ALLAH c.c ve Hz. Muhammed’i sembolize eder .
Peygamberimizin bayrağının üzerine yazılı olan ‘’Lâ ilâhe illâllah Muhammeden Resulullah’’ lâfzı, Türk bayrağında Ay ve yıldız olarak şekillenir.
BAYRAK VE MİLLİ BAYRAMLAR;
Namustur,
Şereftir,
Haysiyettir,
Egemenliktir,
Bağımsızlıktır,
Dini yaşatandır.
Dahası;
İmanı muhafaza edendir,
Neslin devamını sağlayandır,
Kadınlar içinse en büyük tesettürdür.
Bayrağı ve mili bayramları olmayanların, İstiklâl Marşları okunmayanların tesettürleri, Irak’ta ki kadınlarınki gibi bir çekimlik bez parçasından ibârettir! Çekip aldığında anadan üryan kalınır.
VE BU SEBEPLEDİR Kİ BAYRAK;
Bilhassa namuslu kadınlar
Ve karısının, kızının, bacısının, gelininin namusu üzerine titreyen imanlı ve şerefli erkekler için apayrı bir öneme haizdir!
BAYRAK KİMLER İÇİN DEĞERSİZDİR;
Haramzadeler…
Namussuz ve şerefsizler …
Başka bir milletin necis kanını taşıyanlar…
İstiklâl Savaşının kılıç artıklarının dölleri olanlar…
1915 tehcirinde izini kaybettirip, bizden biriymiş gibi gözükenler…
Ve dahası;
Elinde tespih, başında namaz takkesi lâkin boynunda gizli HAÇ KOLYE taşıyanlar …
Türk’ün tüm nimetlerinden istifade etmelerine rağmen, hayatlarında bir kerecik olsun Türk kelimesini ağızlarına almayanlar …
Soyları, Türk milletinin sayesinde bu günlere kadar gelebildiği halde, hatta kendilerinden hiçbir makam, mevki esirgenmemesine karşılık yine de nankörlüğe devam edenler …
Ve de İzmir’den denize döktüğümüz palikaryaların geride kalan eniklerinden olanlar için ne bayrağın, ne Atatürk’ün, ne İstiklâl Marşımızın, ne de Milli Bayramlarımızın en küçük bir değerleri vardır.
Evet yukarıda saydıklarımız için bayrak hiçbir kıymet ifade etmeyebilir, çünkü aşağılıkta ve nankörlükte sınır tanımayan birer sosysuzdurlar.
BİLİNMELİDİR Kİ
Bayrağımıza gereken ihtimamı ve saygıyı göstermeyenler…
Ona el uzatıldığında susanlar….
Onu koruyup kollamakla mükellef oldukları halde, ona yapılan saldırıya anında karşılık vererek, TAŞ ÜSTÜNDE TAŞ, GÖVDE ÜZERİNDE BAŞ bırakmayanlar….
Ona uzanan kirli eli, karısının, kızının en mahrem iç çamaşırına uzanmış el olarak görüp celâllenmeyenlerin her birerleri bilinmelidir ki bizden olmayan ve sırtımıza yerleşip kan emen ve namus, iffet, haysiyet nedir bilmeyen birer asalak kenedirler.
BAYRAK
Ey mavi göklerin beyaz ve kızıl süsü,
Kız kardeşimin gelinliği, şehidimin son örtüsü,
Işık ışık, dalga dalga bayrağım!
Senin destanını okudum, senin destanını yazacağım.
Sana benim gözümle bakmayanın
Mezarını kazacağım.
Seni selâmlamadan uçan kuşun
Yuvasını bozacağım.
Dalgalandığın yerde ne korku, ne keder…
Gölgende bana da, bana da yer ver.
Sabah olmasın, günler doğmasın ne çıkar:
Yurda ay yıldızının ışığı yeter.
Savaş bizi karlı dağlara götürdüğü gün
Kızıllığında ısındık;
Dağlardan çöllere düştüğümüz gün
Gölgene sığındık.
Ey şimdi süzgün, rüzgârlarda dalgalı;
Barışın güvercini, savaşın kartalı
Yüksek yerlerde açan çiçeğim.
Senin altında doğdum.
Senin altında öleceğim.
Tarihim, şerefim, şiirim, her şeyim:
Yeryüzünde yer beğen!
Nereye dikilmek istersen,
Söyle, seni oraya dikeyim!
(Arif Nihat Asya)
Devamını Oku

ÖĞRENECEKLER!

Anadolu’nun 12 Bin yıllık Türk yurdu olduğunu,
Türkiye Cumhuriyeti Devletini Türklerin kurduğunu öğrenecekler!
Uğruna nice canlarımızı sebil ettiğimiz Türk yurdu Anadolu’da son 20 yıldan beriye Türk’e hayat hakkı tanımayanların Tebrizli Marin Saeıdı soydaşımızı İran’a ölüme göndermelerini normal karşılarım da, asıl zoruma giden bu denli suskunluğumuz ve sükûtumuzdur.
Yine zoruma giden;
Milliyetçilik, ülkücülük, Türklük ve Türkçülük dendiğinde esip gürleyerek mangalda kül, mandada kıl bırakmayan sahtekârların oyunda oynaşta olmaları ve iki günlük dünyalık menfaat uğruna saray bahçelerinde ikbâl taklaları atıp, sonra da utanmadan ona buna ayar vermeye kalkışmalarıdır.
Bilmezler,
Nereden bilecekler ki;
Anadolu’nun tapusunun bizzat Allah tarafından kıyamete kadar olmak kaydıyla Türk milletine kesilip, kesilen bu tapunun 9 Eylül 1922 de ikinci kez yenilendiğini.
Ama öğrenecekler!
Ya da can Anadoluyu terk edecekler.
İktidardakileri anladık da;
Ramin Saeıdı konusunda muhalefet partilerinin lider ve Milletvekillerinin sululuğuna ve gayrı milli tutumlarına bir anlam veremiyorum.
Adamlar İYİ Parti Genel Başkanlığına Aday olmuş, yağcıları tarafından nutuk attıkları videoları paylaşılıyor lâkin hiçbirinin ne Türklükle en küçük bir alâkaları var, ne de Tebrizli Ramin Saeıdı soydaşımızdan tek kelime etmekteler. Hepsi eski kaşar!
Hani bir söz var ya;
Bir elinde cımbız,
Bir elinde ayna,
Umurlarında mı dünya.
Umurlarında mı ölüme gönderilmek üzere Kırklareli- Pehlivanköy Geri Gönderme Merkezinde ölüm orucuna başlayan Ramin Saeıdı.
*******
İÇİŞLERİ BAKANI ALİ YERLİKAYA’YA TÜRK MİLLETİ OLARAK EMREDİYORUZ!
Sn. Ali Yerlikaya- İçişleri Bakanı!
Türk milleti olarak, İran’a iâde edilmek üzere Kırklareli Pehlivanköy ”Geri Gönderme Merkezinde” tutsak bir vaziyette bekletilen ve şu an ÖLÜM ORUCUNA başlamış olan Ramin Saeıdı soydaşımızın derhal serbest bırakılması için seferber olmanızı emrediyoruz.
Allah’tan sonra millet ve doğrular iki ayrı emredicidirler.
Biz hem milletiz, hem de doğruları konuşuyoruz ki bu durumda iki kere emretme hakkına sahibiz.
Bu şekil bir emir, makamınıza karşı yapılmış bir saygısızlık olmayıp, aksine kutsal bir haktır ve mağdura karşı olan merhametimizin tezahürüdür.
Tebrizli Türk Ramin Saedi İran’a gönderildiği takdirde Tebriz’de yapmış olduğu Türkçülük faaliyetlerinden dolayı çok büyük bir ihtimalle ya idam edilecek, ya da ömrünü hapishanelerde işkence altında geçirecektir.
Afganlı- Suriyeli- Afrikalı ve daha bir çok ülkeden gelip, işgâl gücü askerlerinden farksız bir şekilde vatanımızda elini kolunu sallayarak şımarık şımarık dolaşan 20 Milyona yakın yabancı kollanıp, kayırılıp doyurulurken, Tebrizli Türk Marin Saeıdı İran’a iâde edilmek üzere Kırklareli Pehlivanköy ”Geri Gönderme Merkezinde” tutsak bir vaziyette bekletilmektedir.
Emrin tekrarı;
Türk milleti olarak, İran’a iâde edilmek üzere Kırklareli Pehlivanköy ”Geri Gönderme Merkezinde” tutsak bir vaziyette bekletilen Ramin Saeıdı soydaşımızın derhal serbest bırakılması için seferber olmanızı emrediyoruz.
18 Nisan 2024
ORHAN KILIÇOĞLU
Devamını Oku